Alternatif Ulaşım!
Önceki isimleri arasında, isyan ederek dağa çıkan 40 kişiye ithafen Kırkınca, Rumların söyleyişiyle Kirkince, daha sonra Rumların köye kimse gelmesin diye değiştirdikleri Çirkince ve son olarak da İzmir valisinin 1924’teki talimatıyla Şirince olan bu güzel köye İzmir’in Selçuk ilçesinden virajlı ama iyi yapılmış ve keyifli bir yolla ulaşabiliyorsunuz. Selçuktan gideceğiniz yol sık kullanılan yol ancak Ortaklardaki “Şirince” tabelalarını takip ederek Şirinceye giderseniz daha virajlı ve dar ama çok daha keyifli bir yol sizi Şirinceye götürecek. Bu rota sizi Karadeniz’de hissettirecek ama gerçekten dikkatli olun bu yolu kullanırsanız çünkü oldukça dar ve karşıdan gelenin görülemediği bir çok nokta var.
Meryem Ana’ya, Efes’e ve Kuşadası’na oldukça yakın olan Şirince bu yakınlığı dolayısıyla yıllardır oldukça fazla sayıda turist akınına uğruyordu zaten, bir de üstüne kıyamet hikayeleri eklenince köyün dar sokaklarında bazen yürümekte zorlanılabilecek kadar popüler bir yer oldu ama 2020’deki pandemi baya etkilemiş görünüyordu Şirinceyi de…

Taş konakları, ahşap evleri, sizi tarihi bir yolculuğa çıkartan sokakları, kahvaltı yapabileceğiniz kafeleri ve şarabın her çeşidini tadabileceğiniz şarap evleri ve mahzenleriyle Şirince mutlaka görülmesi gereken ama aslında bir taraftan da biraz sanal ya da daha doğru tanımıyla yapay bir köy. Aslında köyün oldukça köklü bir tarihi var ama son zamanlarda turizmle beraber köyün orijinalliği malesef biraz bozulmaya başlamış. Hatta sunulan meyve şaraplarının, özellikle ucuz olanların çoğu da sanal sayılır çünkü onlar dagerçek meyveden yapılmıyormuş sadece aroması varmış meyvelerin şaraplarda. Köyün merkezindeki çarşıdan ara sokaklara daldığınızdaysa köyde yaşayan yerli halktan alışveriş yapma şansınızda var tabi am merkez ağırlıklı olarak gelen turistleri avlamak için kurulmuş gibi duruyor daha çok, Bursa Cumalıkızık’taki o doğal atmosfer pek kalmamış burada.

Şirince özellikle tarihi ev görmeye doyacağınız bir yer ve herbiri gerçekten birbirinden güzeller…
Her şeye rağmen İzmir civarında özellikle Selçuk yakınlarındaysanız ve biraz da Ege’ye ait farklı bir yer görmek isterseniz, Şirince’nin sizin için keyifli ve güzel bir gün sunacağından eminiz.
Şirincenin Çok Kısa Tarihi
Köyün nüfusu bir dönem hane olarak 700 den fazlayken Kurtuluş Savaşı yıllarında oldukça azalmış ve 1924 yılındaki mübadeleden sonra Balkanlardan gelen Türkler buraya yerleştirilmiş. Tabi köyün önemli noktaları da bu tarihden sonra değişmeye başlamış, kiliselerin camiye çevrilmesi gibi. Köyün kuruluşunun M.Ö. 5. yy. lara dayandığı söyleniyor ve kendilerini dağlara vurdukları için köye ismini vermiş olan 40 kişinin de bu dönemde yaşadığı iddia ediliyor. Ne kadar doğrudur bilemiyoruz tabi.
Aziz John ve Aziz Dimitrios Kiliseleri
İki kilise de köyde Rumların yaşadığı dönemlerden kalma ve mübadeleden sonra cami olarak kullanılmış şu an ise çoğunlukla sergi amacıyla kullanılıyor. Neredeyse ne zaman gitseniz bir sergi oluyor bu iki kilisede de. St. John kilisesinin önemli bir özelliği de kilisenin dik bir merdivenle inilen mahzeni, gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden burası da. Serin, loş ve büyülü bir ortamı var. Ve yine aynı kilisenin bahçesindeki bozuk para makinası işlevi gören, kenarına Meryem Ana heykeli iliştirilmiş havuz da kilisenin ikonik noktalarından. Havuzun içinde genişce bir delik var ve havuza para attığınızda para o delikten içeri girerse dileğinizin kabul olacağına inanılıyor tabi suda savrula savrula aşağıya inen paralar deliğe genelde girmiyor ve havuzun dibi bozuk parayla doluyor.

Mayalar ve Kıyamet
Orta Amerika medeniyetlerinden Mayalara ait takvimin 21 Aralık 2012’de bitmesinden dolayı kıyametin kopacağını düşünen bazı mistik guruplar tarafından, dünya üzerinde sadece iki kasabanın bu kıyamet senaryosundan sağ kurtulacağını, bu kasabaların da Fransa’nın Bugarach kasabası ile bizim Şirince olduğu öne sürülünce bu haber Şirinceye baya yaramıştı. Farklı ülkelerden birçok haberci Şirinceye doluşmuş ama beklendiği kadar turist akını olmamış hatta gelen turist sayısı gelen gazeteci sayısını geçememişti. Hatta “Tom Cruise’da Şirinceye kaçıyor” diye haberleri de görebiliyorduk o zamanlar.

Bu durumdan tabi en çok esnaf karlı çıkmış, beklendiği kadar olmasa da otellerin doluluk oranları en azından gazeteciler sayesinde baya bir artmış o dönemde. Hatta o dönemle ilgili haberlere bakarsanız esnafın menülerini 21 Aralığa göre düzenleyerek Cennet Kebabı, Kıyamet Çorbası, Son Kepçe Çorbası, Yasak Elma Tatlısı şeklinde yemekler eklediğini görebiliyorsunuz.
Taş Mektep

Taş mektep aslında Tanzimat döneminden Cumhuriyete kadar eğitimle ilgili araçların ve belgelerin sergilendiği ve özellikle mübadele dönemine ait gerçekten güzel şeylerin örneğin karantina uygulamalarına dair bilgilerin ve objelerin sergilendiği ve adından da anlaşılacağı gibi eskiden Rumların okul olarak kullandığı bir müze ancak şu an aynı zamanda ilginç olarak restoran olarak kullanılıyor. Köyün her metrekaresi paraya çevrilmeye çalışılmış anlayacağınız.
Şirincedeki mimarinin en güzel taraflarından biriyse Anadolu’nun birçok yerleşim yerinde olduğu gibi evlerin çoğunun birbirinin manzaralarını kapatmamaları. Köyün dışarıdan görünümünü de oldukça estetikleştirmiş bu şekildeki yapılaşma. En üstte görünen kuleyse Sevan NİŞANYAN tarafından yaptırılmış olan gözlem kulesi.

Matematik Köyü ve Tiyatro Medresesi
Ali NESİN’in Türkiye’de matematiğe ve matematik eğitimine akademik olarak önemli katkıları olmuş ve tabi aynı zamanda Aziz NESİN’in oğlu. Ali NESİN’in Sevan NİŞANYAN’la beraber kurduğu Matematik Köyünde herkesin seviyesine göre katılabileceği seminerler, kurslar ve paneller düzenleniyor. Hatta o ortamın büyüsüyle ders işlemek isteyen öğretmenler de randevu alıp derslerini orada işleyebiliyorlar. Tiyatro Medresesi ise Sevan NİŞANYAN’ın fikri olarak ortaya çıkıyor yine yıllar önce ve Matematik Köyünün aslında bir anlamda sanatla ilgili olanı gibi denebilir. Yine tiyatro ve sanatla ilgili çeşitli paneller, konuşmalar, seminerler ve birçok gösterinin yapıldığı ayrıca tek kişilik oyunlar için bir çok sanatçıya kapılarını açan bir yer. İki yer de gezilebiliyor eğer içeride aktif bir panel, çalışma ya da seminer gibi birşey yoksa ama pandemi dolayısıyla 2020’de kapılarını dışarıdan gelen ziyaretçilere kapılarını tamamen kapatmış durumda. Sevan Nişanyan bu arada ilginç biri ve vlogumuzda biraz bahsettik kendisinden. Özellikle etimoloji ile ilgili kitapları harika bilgiler içeriyor, kesinlikle tavsiye edilir…

Gelelim Şirince’nin biraz da olumsuz taraflarına. Bir kere köye girerken daha paraları dökmeye başlıyorsunuz, adım atar atmaz otopark parası mesela. Köyde de otopark parası olabiliyor işte ülkemizde malesed. Köyün içindeki diğer bir olumsuzluk ise çarşının tamamen turistlere yönelik dükkanlarla çevrili olması, yani köye ait orijinal bir iş yeri görme şansınız köy meydanında neredeyse sıfır ve dükkan çadırlarından köy evlerini doğru düzgün göremiyorsunuz bile . Köyde yapıldığı söylenen ürünlerin büyük bir bölümü ise aslında dışarıdan getiriliyormuş, şifalı ot tarzı şeyler ise çevreden toplanmış olabilir, bilmiyoruz. Bir de esnafın sürekli bir şeyler satma çabası bazen insanı hafiften bunaltabiliyor tabi işleri o denebilir ama dünyada da orta doğu dışında başka örneğimiz yok gibi malesef bu konuda. Buraya insanlar gezmeye geliyor ve satılan şeyleri de görüyor almak isterse gelir alır mantığı pek yok malesef. St. John kilisesinin küçücük bahçesinde bile birkaç tane dükkan açmışlar. Ama esnaf oldukça sıcakkanlı ve yardımsever 40 yıldır tanıyormuş gibi muhabbet edebilirsiniz oradan yırtıyorlar biraz.
Yorum Yazın